ARABULUCULUĞUN DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE GELİŞİM EVRELERİ VE TEMEL İLKELERİ
- ibrahim motur
- 21 Kas
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 23 Kas
Giriş
Uyuşmazlık çözüm yöntemleri tarih boyunca toplumların ihtiyaçlarına göre şekillenmiş, devlet yargısının yoğunluğu ve toplumsal barışın önemi, alternatif çözüm yollarının ortaya çıkmasını teşvik etmiştir. Bu bağlamda arabuluculuk, özellikle son yüzyılda hem dünyada hem de Türkiye’de önemli gelişmeler gösteren, tarafların iradesine dayalı, hızlı ve esnek bir çözüm mekanizması olarak öne çıkmaktadır. Arabuluculuğun modern hukuk sistemlerindeki yerini anlamak için tarihsel gelişim sürecine ve bugünkü temel ilkelerine yakından bakmak gerekmektedir.
1. Dünyada Arabuluculuğun Gelişim Evreleri
Arabuluculuğun kökeni, eski Çin ve Hint kültürlerine kadar uzanır. Bu toplumlarda uyuşmazlıkların toplumsal barışı bozmadan çözülmesi öncelikli olduğundan, taraflar arasında uzlaşmayı sağlayan ileri yaşlı bilge kişiler arabulucu rolünü üstlenmiştir. Benzer bir şekilde, Afrika kabile sistemlerinde ve Amerika’nın yerli topluluklarında da kolektif uzlaşı kültürü ön plandaydı. Ancak arabuluculuğun modern anlamda kurumsallaşması 20. yüzyılda gerçekleşmiştir.
1.1. 20. Yüzyıl Başlangıcı ve İlk Kurumsallaşma
Arabuluculuk 20. yüzyılın başlarında özellikle ABD’de işçi–işveren uyuşmazlıklarında kullanılmaya başlanmıştır. 1947 tarihli Taft-Hartley Yasası, endüstri ilişkilerinde arabuluculuğu resmî bir çözüm aşaması olarak hukuk sistemine dâhil etti. Böylece arabuluculuk, devlet destekli bir kurum hâline geldi.
1.2. 1970 Sonrası Alternatif Uyuşmazlık Çözümü (ADR) Hareketi
1970'lerden itibaren Amerika’da yargı sisteminin aşırı yükü, dava süreçlerinin yüksek maliyeti ve uzunluğu, alternatif uyuşmazlık çözümü (Alternative Dispute Resolution – ADR) yaklaşımının gelişmesine yol açtı. Bu dönemde arabuluculuk:
Aile hukuku,
Tüketici uyuşmazlıkları,
Ticari ilişkiler,
Toplumsal çatışmalar
gibi alanlarda yaygınlaştı. 1980’lerde ABD’de mahkeme öncesi arabuluculuk zorunlu hâle gelmeye başladı ve benzer uygulamalar İngiltere ve Kanada’ya yayıldı.
1.3. Avrupa Birliği Süreçleri
Avrupa’da arabuluculuk özellikle 1990’lı yıllardan sonra önem kazandı. 2008’de kabul edilen Avrupa Birliği Arabuluculuk Direktifi, sınır aşan uyuşmazlıklarda arabuluculuğun teşvik edilmesini zorunlu kıldı ve üye ülkeler bu doğrultuda geniş kapsamlı düzenlemeler yaptı. Bu direktif, günümüzde Avrupa'da arabuluculuğun kurumsal çerçevesini belirleyen ana belgelerden biridir.
1.4. 21. Yüzyılda Küresel Yaygınlaşma
Günümüzde arabuluculuk:
Ticari,
Uluslararası yatırım,
Aile,
İş hukuku,
Tıp hukuku
alanlarında dünyada yaygın bir çözüm yöntemi haline gelmiştir. Birleşmiş Milletler’in Singapore Mediation Convention (2019) ile uluslararası ticari uyuşmazlıklardaki arabuluculuk anlaşmalarına icra kabiliyeti tanıması, arabuluculuğun küresel meşruiyetini daha da artırmıştır.
2. Türkiye’de Arabuluculuğun Gelişim Evreleri
Türkiye’de arabuluculuk gelişimi hem toplumsal kültür hem de modern hukuk düzeni çerçevesinde iki temel çizgide ilerlemiştir.
2.1. Geleneksel Uyuşmazlık Çözüm Kültürü
Türk toplumunda arabuluculuk benzeri mekanizmalar tarihsel olarak zaten vardı. Osmanlı döneminde kadıların yanı sıra ahiler, lonca teşkilatları ve kanaat önderleri toplumsal uzlaşma işlevi görüyordu. Ancak modern yasal sistem içinde arabuluculuk uzun süre yer almamış, uyuşmazlık çözümü ağırlıklı olarak mahkemelere bırakılmıştır.
2.2. Modern Arabuluculuğun Başlangıcı (2012)
Türkiye’de arabuluculuğun çağdaş anlamda düzenlenmesi, 22 Haziran 2012 tarihinde kabul edilen 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ile gerçekleşmiştir. Bu kanun ile:
Arabulucunun nitelikleri,
Arabuluculuk süreci,
Tarafların hakları,
Arabuluculuk anlaşmasının hukuki niteliği
gibi konular ayrıntılı biçimde düzenlenmiştir. 2013 yılı itibarıyla arabuluculuk resmen uygulanmaya başlamış ve Arabuluculuk Daire Başkanlığı kurulmuştur.
2.3. İş Uyuşmazlıklarında Zorunlu Arabuluculuk (2018)
2018’de yapılan düzenleme ile işçi–işveren uyuşmazlıklarında arabuluculuk dava şartı haline getirilmiştir. Bu adım, Türkiye’de arabuluculuğun kurumsal bir çözüm yolu olarak benimsenmesinde önemli bir dönüm noktası olmuştur.
2.4. Ticari Uyuşmazlıklarda Zorunlu Arabuluculuk (2019)
2019 yılından itibaren ticari uyuşmazlıklar da dava şartı arabuluculuk kapsamına alınmıştır. Bu sayede:
Mahkemelerdeki iş yükü azalmış,
Ticari uyuşmazlıkların daha hızlı çözüme kavuşması sağlanmış,
Uzlaşma kültürü güçlenmiştir.
2.5. Güncel Durum
Bugün Türkiye’de arabuluculuk:
İş,
Ticaret,
Tüketici,
Aile,
Sigorta
gibi birçok alanda uygulanmaktadır. Uygulama istatistikleri, arabuluculukla çözülen uyuşmazlık sayısının her yıl arttığını göstermektedir. Ayrıca uluslararası ticari arabuluculuk ve çevrimiçi arabuluculuk gibi yeni modeller gelişmektedir.
3. Arabuluculuğun Temel İlkeleri
Arabuluculuğu diğer uyuşmazlık çözüm yöntemlerinden ayıran ve sürecin sağlıklı yürütülmesini sağlayan bazı temel ilkeler bulunmaktadır.
3.1. Gönüllülük İlkesi
Arabuluculuk esasen tarafların özgür iradesine dayanır. Taraflar:
Arabuluculuğa başlama,
Süreci devam ettirme,
Anlaşma ya da anlaşmama
konusunda tamamen serbesttir. Zorunlu arabuluculukta dahi tarafların anlaşmaya zorlanması mümkün değildir.
3.2. Gizlilik İlkesi
Süreç boyunca paylaşılan bilgiler ve beyanlar gizlidir; mahkemede delil olarak kullanılamaz. Bu ilke, tarafların açık ve dürüst iletişim kurmasını teşvik eder.
3.3. Tarafların Eşitliği
Arabulucu süreçte tarafsızdır ve hiçbir tarafa üstünlük tanıyamaz. Tarafların sürece eşit koşullarda katılmaları bir zorunluluktur.
3.4. Tarafsızlık ve Bağımsızlık
Arabulucu:
Taraflardan birine yakınlık gösteremez,
Menfaat çatışmasına giremez,
Çözüme ilişkin karar öneremez veya dayatamaz.
Sürecin güvenilirliği, arabulucunun bu ilkeye uygun hareket etmesine bağlıdır.
3.5. Serbestlik ve Esneklik
Arabuluculuk, mahkeme yargılaması gibi katı usul kurallarına bağlı değildir. Taraflar süreçlerini:
Yer,
Zaman,
İletişim biçimi
gibi açılardan esnek şekilde düzenleyebilir.
3.6. Uyuşmazlığın Taraflarca Çözümlenmesi
Arabuluculukta çözüm, tarafların ortak iradesiyle oluşturulur; arabulucu sadece süreci kolaylaştırır. Bu nedenle taraflar çözüm üzerinde daha fazla kontrol sahibidir ve ulaşılan anlaşmalar genellikle daha uzun ömürlüdür.
Sonuç
Arabuluculuk, hem dünyada hem de Türkiye’de hızlı gelişen, yargı sistemlerinin yükünü azaltan, taraf iradesine dayalı ve barışçıl bir uyuşmazlık çözüm yoludur. Dünyada 20. yüzyıl ile başlayan kurumsallaşma, bugün uluslararası seviyede kabul gören modern bir yapıya kavuşmuştur. Türkiye’de ise 2012 yılında başlayan yasal süreç, 2018 ve 2019’daki zorunlu arabuluculuk düzenlemeleriyle kapsamını genişletmiş ve uygulamanın yaygınlaşmasına katkı sağlamıştır. Temel ilkeleri arasında yer alan gönüllülük, gizlilik, taraf eşitliği ve tarafsızlık gibi unsurlar, arabuluculuğu hem etkin hem de taraflar açısından güvenilir bir çözüm yolu hâline getirmektedir. Bu yönleriyle arabuluculuk, toplumsal barışın güçlenmesine ve yargı sisteminin etkinliğinin artmasına önemli katkılar sunmaktadır.

Yorumlar